13 Eylül 2012 Perşembe
Cebeci günleri
Bir aylık Cebeci'de kiralık bekar evinde zorunlu ikametin hikayesidir.
Gazete ve internetten baktığım ve görüştüğüm kiralık oda ilanlarından sonra Cebeci'de evinin odalarını kiralayan biriyle görüştüm.Baktım ev temizce,muhit biraz sakat ama olsun dedim zaten yabancısı değiliz bu ortamların,ayrıca geçici süre diyerek iki gün sonra ev sahibini arayarak tamam anlaştık dedikten sonra çantalarımla eve geldim.Daha önce her şey dahil (kira,yakıt,elektrik ve su) 300 tl'ye anlaştığım arkadaş bu sefer kış tarifesi diyerek kira 350 tl dedi.Nasıl olur dedim hem ilanda 300 tl yazıyor hem ilk görüşmemizde de 300 tl demiştiniz diyerek itiraz etmeme karşın nazikçe inkar yolunu seçti “beyfendi yanlış anlamışsınız”.Neyse dedim gecenin vakti elimizde eşyalar zaten kaçacak bir yer yok hesabı öyle olsun diyerekten odama yerleştim.
Ertesi gün evin koridorunda hani arabaların arkasına asılan cinsten küçük bir Ankaragücü bayrağı gördüm.Kardeş ben de Ankaragüçlüyüm diyerek başladığım muhabbet arkadaşın Minti'yi tribüne ben soktum ve bir önceki günkü 300 tl'den 350 tl'ye artan kira muhabbetlerinin ardından “Denizin yok ama dümencin çok Ankara” özdeyişinin bir kez daha gerçekliğinin ispatı oldu benim için.
Evsaihibi bekar kırk küsurlarında internetten arkadaşlık sitelerinden hatun düşürmeye çalışan bir arkadaşımız.Bir gün ya senin kredi kartın var mı,ben sana nakit veririm arkadaşlık sitesine üye olacam demesine maalesef kardeş kredi kartı kullanmıyorum diyerek kendimce intikamımı aldım.
İlk zamanların ürkekliğinden olsa odaya girdiğimde kapıyı kilitleyerek oturdum bir süre,kilit de yalandan aslında.Sonraları ev ahalisiyle sıcaklığı yakaladım.Hele Amerika'da tır şoförlüğü yapan Şentepeli Şeref abi ile iyice kaynaştık.Şeref abi Türkiye'deki eşinden ayrıldıktan sonra Türk kadınlarına artan öfkesiyle birlikte ABD'ye yerleşmiş ve Amerikalı bir ablamızla evlenmiş,çoluk çocuğa karışmış,mutlu mesut bir hayat sürdürmekte ama bir yandan aklı hep memlekettedir.Onun için hem yatırım amaçlı ev almak hem gezme amaçlı yılda birkaç ayını memlekette geçirmektedir.Hayali,emekli olunca Amerikalı eşini alarak çocuklarıyla birlikte geri kalan hayatını memlekette sürdürmektir.
Apartman bir yanında pavyon,karşısında pavyon,çaprazında pavyon diğer yanında ise düğün salonu olan bir konumdaydı.Bilen bilir zaten Cebeci Dörtyol'un dörtbir yanı pavyonlarca zengin bir muhittir.
Bina girişinde caddede köfteci Haymanalı bir abiyle tanıştım.On numara ev yapımı köftesi ve koyun yüreği var,yolu düşünlere tavsiye olunur.Bir gün bu köfteci abinin oğlu “abi sizin bina kerhane" gibi sert bir cümle kullanmasına karşılık sakince “yok kardeş birinci katta bayan kuaför var,sana öyle geliyor” diye daha yumaşak cevapladım.Tabi o kuaföre civar pavyonlarda çalışan kadınlar geldiği için öyle düşünmüştü.Bir de bu kuaförden gelenlerle yandaki düğün salonundan çıkan türbanlı teyzeler bazen yanyana gelirlerdi,bir yurdum gerçeği olaraktan.
Bir pazar sabahı binada ikamet etmekte olan bir teyzenin binayı bir kaç şiddette sarsıcı sesiyle uyandım.Meğer mesele alt katlarda oturan bir emekli asker olan Azeri ablanın üstünde oturan öğrencilere isyanıymış.Öğrencilerin kapsında epey bir gür sesiyle binayı inletti güzelim Azeri lehçesiyle,tabi öğrenciler çıkmaya cesaret edemediler.
Bir başka pazar sabahı Cebeci Stadı'nın karşısındaki sarmaşıklarla kaplanmış mahalle kahvesinde kahvaltı yaparken 60-70 yaş aralığındaki amcaların sohbetine tanık oldum;
“bizim Recep'i duydunuz mu?Geçen gün sen malı (esrar) Diyarbakır'dan al dikkat çekmeyeyim diye Gaziantep'te başbakanın konvoyuna takıl.Sonra korumalar şüphelenmişler,yakalamış bu enayileri.”
Bir keresinde de evin karşısında bir marketten bira alırken biri geldi markete,sarhoş gibi konuşmaya başladı.Market sahibi “senin kafan güzel herhalde” dedi,o da "yok abi,ben oğlumu kaybettim kendimi cigaraya verdim" demişti...
Ankara'nın Cumhuriyet'in ilk yıllarında sadece üç bölgesinden biri olan Cebeci (diğerleri Kale bölgesi ve Etlik-Keçiören bağlar bölgesi) eski binalarının içerisinde çok farklı hayatları barındırmaya devam ediyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder